bir imza günü                          

                         bir umut günü

Ben Ankaralıyım;

yani rakamların değil,

harflerin dünyasındanım.

 

Dolmakalemimin kartuşunu değiştirmiş, kitapların içine eğri büğrü yazmaya devam ediyordum. Remzi Kitabevi’nin müdürü sevgili Gülşen Karakadıoğlu usulca yaklaşmış, kulağıma fısıldıyordu:

 

- Ben bu filmi daha önce de görmüştüm; kitabın bitti, başka kitapçılardan kitap getirtiyoruz…

 

** ** **

Anadolu Hayat Emeklilik’in aldığı yüz kitapla birlikte iki yüz yetmiş bir kitap imzalamıştım. Remzi’den ayrılırken, aklıma Kabataş İskelesi’ndeki yalnızlığım geliyordu. (http://www.ergir.com/konusmama.htm)

 

Çünkü Ankara hep vefa kentiydi;

dünyaları kurtarmış olmasa bile, kendisini sevene sevgisini öldükten sonra değil, yaşarken gösterirdi.

 

Çünkü Ankara aşka karşılık verirdi; 

nasıl Amerika’nın Virginia Eyaleti “sevgililer” içinse, Ankara da bu ülkenin “sevgi”lileri içindi

ve bu durum hiçbir kararname, ihale ya da komisyon kararıyla değişemezdi.

 

Mahzar Alanson, “Benim Hala Umudum Var” şarkısında:

“…

bu fırtına durulur mu

benden adam olur mu

korkarım, aşka zararım dokunur mu?..”

 

der. Ben de şimdi isim isim teşekkür etmek istiyorum; ama bir eksiğim olur, “seven bir gönüle zararım dokunur mu?” diye korkuyorum.

 

Bu yüzden Epsilon Yayınevi’nden çıkan “O’na Gözyaşları”nın imza gününe gelebilen tüm dostlara,

başka şehirlerden gönderilmiş sıcacık mektuplara, afişinden - cicimine el işi, göz nuru armağanlara,

tadına doyulmaz “Yola Selam” telgrafına, çelenginden - küçücük fesleğenine taptaze duygulara,

kitap ayraçlarına, kalem takımına, el işi kartlara, eve varmadan bitecek çikolatalara, oyuncak kurbağaya,

kır çiçeklerine, söyleşi davetine, kitabını imzalayıp verene, fotoğraf çektirenlere, gelemeyen dostlara,

uzaklardan gelen telefonlara, birlikte, otobüsü kaçırmak üzere olana, sımsıkı sarılıp - bırakmayanlara,

küçük dostların uzattığı kırmızı yanaklara, kolundan tutulup getirilmiş yaşlı ana babalara,

hemen o gece bloğunda güzelim bir sayfa ayırana

 

ve dolaşımıma karışan ünitelerce 0 grubu Rh+ umutlara

 

kucak dolusu sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum.

 

** ** **

Biz aynı zaman dilimini paylaşıp,

üç aşağı - beş yukarı, aynı zamanlarda demir alacaklarız.

 

Bu akarsuda, kimi zaman akıntıya karşı birlikte kürek çekenleriz;

çünkü biz sevenleriz,

çünkü biz sevilenleriz.

 

İyi ki varsınız ve iyi ki birlikteyiz;

iyi ki “ben”lerin dünyasında “biz”iz,

iyi ki “ta kendimiz” gibiyiz,

iyi ki her birimiz, hepimiz,

hepimiz de birimiz içiniz...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

FOTOĞRAFLAR

(büyütmek istediğiniz fotoğrafa tıklayabilirsiniz)

 

öncesi

 

sonrası

 

 

 

(fotoğraflar: ece ergir)

 

kitap hakkında:

http://www.ergir.com/dushekimi6.htm

 

haluk başaklar blog:

http://blog.360.yahoo.com/blog-Ql_.Toc5eae4gFhQ3aECPfI-?cq=1&p=269

 

 

Remzi Kitabevi

İmza Günleri