Bu öğlen sevgili Bülent anlattı;

 

yani scuba yaparken dolanan uzun saçlarını bıçakla keserek su yüzüne çıkabilen, beni Jean Michel Jarre’nin Oxygen’iyle tanıştıran, bana Tekirova’ya giderken zorla scuba eldiveni ve bıçak aldırtan Big Blue Bülent Belman:

 

Yıl 1991; Bülent bir gece Kaş’ta Elite Bar’da oturuyor, içeriye 7-8 kişilik bir grup geliyor ve bir köşede oturmaya başlıyorlar. Sahne kılıklı yerde ise iki kişi, akustik gitarlarıyla Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil’den - Pink Floyd’a, karışık şarkılar çalıp söylüyor.

 

Derken çalanlar ara veriyor ve gelen gruptan birisi masaya dayalı akustik gitarlardan tekini alıp birlikte geldiği grubun masasına dönüyor ve orada usul usul çalmaya başlıyor.

 

Wish You Were Here’i çalıyor ama barda gürültüden kimse farkında da değil, kimsenin umurunda da değil.

 

Bülent de grubun iyice dibine girmiş dikkatle onu dinliyor. Çalan adam sözlerini okumadan sadece akustik gitarla arkadaşlarına birbirinden muhteşem Pink Floyd şarkıları çalıyor.

 

Ve Bülent adamı tanıyor

 

Barmen Hakan’a:

 

- Şşşt; şu adam kim tanıdın mı? diyor.

 

Hakan bakıyor ve ne gözlerine, ne de Bülent’in yeminlerine inanıyor.

 

O sırada sahnedeki ikilinin teki gitarla programa yeniden başlıyor, gitar sesleri birbirine karışıyor. Sahnedekinin arkadaşı da “yeter artık” der gibilerden adamdan gitarını geri istiyor

 

ve gitarını alıp, “öyle çalınmaz böyle çalınır” der gibilerden Pink Floyd şarkıları çalmaya devam ediyor.

 

Az sonra da tekneleriyle bir geceliğine Kaş’a uğramış grup gidiyor.

 

Ertesi gün Bülent tekneyle gelenlerin isimlerinin yazıldığı liman kayıt defterindeki ismi

 

yani “David Gilmour”u,

 

yani Dark Side Of The Moon’un, Wish You Were Here’in, The Wall’un Pink Floyd’unun efsane gitaristinin,

 

yani bir gece önce, bir metre ötelerindeki paha biçilmez konserin David Gilmour’unun ismini Hakan’a gösteriyor...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

 

 

bir zamanlar yazılmış bir yazı:

http://www.ergir.com/saatli/kavusma.htm

 

PANO'YA DÖNÜŞ