26 Kasım'da Londra O2 Arena'da Ahmet Ertegün anısına bir konser düzenlenecek ve bu konserde Led Zeppelin 19 yıl aradan sonra ilk kez bir araya gelecekti.

 

Çene cerrahı arkadaşım Üstün Tekkul ile bu konsere gitmek istiyorduk ama yirmi bin kişinin izleyeceği konser için yirmi milyon kişi başvurmuştu. Bunun üzerine de biletlerin satıldığı http://www.ahmettribute.com/ , on dokuz milyon dokuz yüz seksen bin kişiyi elemek için bir kura düzenlemişti.

 

Bu arada gitarist Jimmy Page parmağını kırınca konser 10 Aralık'a ertelenmişti.

 

Kura bana çıkmamıştı, ama Üstün'ün karısı Gülden'e çıkmıştı;

birlikte Londra O2 Arena'ya gitmişlerdi.

 

Bugün konserden dönen Üstün, feci bir arkadaş cinayetinden, şu anda dinlediğim Mark Knopfler'ın yeni albümü Kill To Get Crimson'u hediye ederek kurtulmuştu.

 

Üstün konser ile ilgili aşağıdaki satırları posta kutuma bırakacak:

 

  

 

10 Aralik 2007  Pazartesi aksami  Londra O2 Arena’da  50 ulkeden  20.000e yakin kisi tek seferlik bir konser icin biraraya geldiler. Calacak grubun adini ilk  kez duyup muziklerini ilk kez dinlediklerinden bu yana neredeyse 40 yil gecmisti. Ama konser basladiginda yasanan heyecanin 40 yil oncekinden farki yoktu. Led Zeppelin tek konserligine bir araya gelerek Ahmet Ertegun’un son dileklerinden birini gerceklestiriyordu . Robert Plant bir sarkinin sonunda  ” Ahmet, bizi duyuyor musun, mutlu musun , bak dilegini gerceklestirdik “ deyiverdi ve salonda muthis bir alkıs koptu. 1970 ‘lerdeki orijinal kadronun  1980’de olen davulcusu John Bonham’in oglu Jason, konserin bitis selami sirasinda aniden amcalarinin onune gecip secde ederek saygi gosterisinde bulundu. Veeeeeeeeeeee  ben de oradaydim.  

                                     Ustun Tekkul

 

 

Ekşi Sözlük'e de:

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=10+aralik+2007+led+zeppelin+londra+konseri/@benben

yazacaktı.

** ** **

 

Geçen sene Üstün'le Sting'in konserine gitmiştik.

 

Ben dışarıda Sting'i yakalamış, fotoğraf çektirmemekle görevli adama makineyi verip birlikte fotoğraf çektirmiş,

daha sonra en yakın arkadaşıymış gibi onunla kulise gitmiştim.

 

Fotoğraflarını çekip, Üstün'e:

- Bil bakalım yanımda kim var?..  diye telefon ederken görevli bir hanım gelmiş:

- Siz kimsiniz, nasıl girebildiniz buraya; derhal makinenizi verin!..  demişti.

 

Derken güvenlik görevlileri de gelmiş, fotoğrafları silmek üzere olan hanıma:

- Aynı duygularda, farklı konumlardayız. Lütfen o "yaşamda bir kere"lik kareleri silmeyin...    demiştim.

 

O da:

- Olmaz!..   deyip ciddi ciddi makinemde işlemler yapmaya başlamıştı.

 

Sonra sertçe makineyi geri uzatırken o sert bakışlardan:

- Merak etme silmedim, ama çaktırma...   yı okumuştum.

 

Dışarı çıkıp baktığımda fotoğraflar duruyordu

ve hiç dile gelmemiş gizli anlaşmamız sonucu kuliste çektiklerimi asla yayınlamayacaktım.

 

** ** **

 

Şimdi Haziran'da Üstün'le Mark Knopfler'ın konserine gideceğiz.

 

Çekeceğim fotoğrafları hiç yayınlamamaya razıyım;

ama umarım en iyi arkadaşım Mark'la kuliste dolaşırken aynı görevli hanıma yakalanırım...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

PANO’YA DÖNÜŞ