16 Mayıs Çarşamba günü saat 18:30 da Kızılay'dan kalkan Batıkent metrosunun sondan üçüncü vagonunda ayakta, bir eliyle tutunup - öteki eliyle de kitap okuyan kadın;
seni çok seviyorum - umarım bu satırları okursun.
Az önce sevgili Sabahattin Sürmen telefon etti. Dün Kızılay'dan metroya binip, Ulus'a giderken, yanında boynuna çanta asılı bir kadın fark etmişti.
Tek eliyle tutunurken, son derece dingin bir ifadeyle de kitap okuyordu.
Ne okuduğunu merak edip dikkatle kitaba baktığında, kapaktaki balonları görüp, bizim "O'na Gözyaşları"nı okuduğunu anlamıştı.
Çok heyecanlanmıştı.
- O kitabın yazarı benim arkadaşım; onun başka kitapları da var, hatta size armağan edebilirim... diyecekken yanlış anlaşılabilir diye utanmış,
o sırada da Ulus'a varmıştı.
Şimdi bana telefon ediyor, beni yürekten yaralıyordu.
Belki her gün o saatte Kızılay'dan metroya binmeme neden olacak,
sonunda bir gün onu yakalatacak, ne olduğunu - neden olduğunu anlamadan sımsıkı kucaklatıp, teşekkür ettirecekti.
Bugün yoğun bir gün;
aklımda Truffaut'nun "Son Metro" filmi,
içimde bir sevinç, bir sevgi,
bir minnet duygusu...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
(fonda çalan alıntı: arkadaşlar - ayrılıklar / yeni türkü)