BEZELYELER SAAT 6’DA
Almanya’da çekilmiş bir filmin adı
(görmeyen gözler için, yuvarlak tabakta bezelyenin durduğu yerin tarifi)
Aman Cevriye Hanım
Kuzum Cevriye Hanım
Güzel gözlerin aklımı başımdan aldı
Ah yok mu işvelerin
Şarkılı güzel sesin
Kestane gözlerin beni dertlere saldı
** ** **
Herkes Cevriye Hanım’a; Cevriye Hanım ona aşıktı,
ilk o klipte tanımıştım Muammer Ketencoğlu’nu.
Daha geçen hafta “Atatürk’ün Ankara’daki Son Günü” sunumunu (http://www.ergir.com/Ataturkun_Ankaradaki_Son_Gunu.htm), Ata’nın tren garındaki fotoğrafının üzerinde “SON” yazarken, Ketencoğlu’nun:
...
Beyaz geyme tanırlar
Seni yolcu sanırlar
Zaten bende talih yok
Seni benden alırlar
Salına da salına da gel
Haydi yavrum
Dön dolaş yine bana gel
...
diye yanık yanık söylediği türküyle bitirmiştim
ve bir Mart gecesi; Laterna’da, sihirli parmakların otuz santim ötesindeydim;
büyülenmiş, hayranlıkla, Ketencoğlu’nu dinliyordum.
Nasıl sabırsızlıkla beklemiştim bu dinletiyi (http://www.ergir.com/ketencoglu.htm).
Ne kadar mutluydum o an; Muammer Ketencoğlu’nu, tek bir notayı, tek bir mimiği, tek bir kaş hareketini kaçırmadan dinlerken daha doğrusu virgülünü atlamadan Ketencoğlu’nu okurken.
Anten gibiydi Ketencoğlu’nun bıyıkları; arayıp mikrofonu buluyor, belli belirsiz bir teması hiç kaybetmeden dinleyenlerin ruhlarını yaşamlarının arka sokaklarından geçirip sevdalı kıyılara çıkarıyordu.
Ve imkansızdı; lastik gibi parmakları gözle takip edebilmek, bir saniye sonra hangi tuşa basacağını kestirebilmek. Akordeonun körüğü sanki öyle bir açılıyordu ki; Laterna’dan dışarı çıkıyor, Tunus Caddesi’ni geçip Selanik’e gidiyor, sonra mahcup, sanki bir daha hiç açılmayacağına söz verir gibi içine kapanıyordu.
Ne kadar muhteşemdi; her fırsatta CD’sinden dinlediğim virtüöz - bir o kadar da mütevazi bir dostun ta kendisini - dibinde, sanki tam ders çalışmaktan bunalmışken odana gelivermiş bir arkadaş gibi dinleyebilmek,
her şarkıdan sonra omuzunu sıkmak, sohbet etmek, gidip bir maden suyu getirmek
ve yumup gözleri:
Karyolamın demiri
Yandım Ayşem
O yar benim değil mi
O Yar benim olmasa
Yandım Ayşem
Öldürürüm kendimi
Karşı karşı evimiz
Yandım Ayşem
Yeni düştü sevimiz
Bu seviler bizdeyken
Yandım Ayşem
Çatlar ölür birimiz
Bahçelerde papirim
Yandım Ayşem
Hasta olur yatarım
Hekim doktor istemem
Yandım Ayşem
Sevdiğimi getirin...
diye şarkısına eşlik edebilmek.
Ve ertesi öğlen buluşmak, yazılarımı yazdığım dünyayı tanıtmak,
birlikte Piknik’e gitmek,
tek harf kaçırmadan inanılmaz kültür birikiminin anlattıklarını dinleyebilmek.
Hayat Muammer'lerle,
Muammer'leri akordeona başlatan Tire Bandosu'ndan Ali Rıza Su gibi dayılarla,
ortaokul müzik öğretmeni İskeceli Naim Çavuş’larla
ve sadece saat 6‘da değil, bütün tabak yemyeşil bezelyelerle doluyken çok güzel.
(Dün gece söylemediği ama bayıldığım, Ayde Mori (Haydi Kızlar) albümünde yer alan
Balkanlar'dan, Bosna’dan bir şarkısının sözleri)
RAZBOLESE TSARE SULEYMAN
hastalanır Sultan Süleyman
aman Süleyman
beyaz şehirde, İstanbul’da aman
sorar oğlu İbrahim
aman İbrahim
üzülür müsün baba öleceğine
aman öleceğine
üzülmem oğlum öleceğime
aman öleceğime
üzülürüm sadık zevcemi bırakacağıma
aman bırakacağıma
** ** **
razbolese Tsare Suleymane aman
aman Suleyman
u biyelo gradu tsari gradu aman
aman tsare gradu
pi taoga sine İbrahime aman
aman İbrahim
yelti jao babo umriyeti aman
aman umriyeti
niye meni jao umriyeti sine aman
aman umriyeti
veç mi jao vyernu lubu ostaviti aman
aman ostaviti
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
(yıl sonunda çıkacak "İzmir" albümünü beklerken)
muammer ketencoğlu'nun sitesi: http://www.muammerketencoglu.com
albümünden seçtiklerim:
Mikis Theodorakis ile verdikleri konser sonrasında
Usta Laver Bariu (Klarinetist) ile (Arnavutluk)
Maria Farandouri ile
ve Tire'de annesiyle
(Ketencoğlu küçücük bir çocukken, annesi ona Anadolu Zeybekleri okurmuş. Yıllar sonra Karanfilin Moruna albümüne (yukarıda sözlerinin de yazılı olduğu) Karyolamın Demiri'ni okumadan önce bu ezgiyi annesine yeniden okutmuş
ve sıcağı sıcağına o ruh haliyle albümüne kaydetmiş)