REANİMASYON

 

Uçağa nefes nefese yetişmiş bir yolcu, en önde boş gördüğü yeri işaret ederek:

 

-   Buraya oturabilir miyim?

 

-   Oraya Cumhurbaşkanımız oturacak!... 

 

(ve  KKTC eski Cumhurbaşkanı Sn. Denktaş’ın gelişi)

 

** ** **

 

Böyle başladı Kıbrıs Dişhekimliği Haftası’ndaki davetimin seyahati ve İzmir Uluslararası Dişhekimliği Kongresi’yle başlayan bu “konuşmacı olma maratonu”mu bugün Sağlık Bakanlığı 75. Yıl Ankara Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde, değerli meslektaşlarımla yaptığımız sohbetle uzun süreliğine noktaladım.

 

Geçen haftaki Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ndeki konuşma sonrasında yazdığım yazıda da (http://www.ergir.com/hacettepede.htm)  belirtmiş ve önceden 25 Kasım olarak son bir tarih belirlemiştim.

 

Bu yüzden 24 Kasım’daki öğretmenler günü nedeniyle gelecek haftaya ertelenen Gazi Üniversitesi konuşmasına da doğal & prensip olarak katılamıyorum; seri olarak yapmam önerilen radyo programına “tamam” diyemiyorum.

 

Bu satırları bile perişan olmuş, haftalardır özel hayatım kalmamış, ya konuşmuş, ya da dişleri telli turnalar uçurmuş birisi olarak yazıyorum;

 

ama az sonra fotoğrafları bu yazıya ekleyip kendimi dışarıya atacağım

 

ve uzun süredir (AYDIN belgeseli yüzünden de) “ilk” stressiz, hazırlıksız, uykum gelince sabah beşlere kadar direnmek zorunda kalmayacağım gecemi geçireceğim.

 

Ama bu kısa yazıda belirtmem şart olan bir husus var – ben kendimi Kıbrıs’ta o kadar sıcak bir ortamda buldum, o kadar cömertçe ağırlandım ki, şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Diş Tabipleri Odası yöneticisi dişhekimleri, başta sevgili İzgü Beyar, Filiz Kuntay ve eşi Hakan Kuntay’a, Bülent Haydar, Seda Serger ve Ahmet Çobanoğlu’na çok teşekkür etmeyi;

onları bir an önce Ankara’nın hiç turistik olmayan, hatta farkında dahi olunmayan güzel detaylarında misafir edebilmeyi çok istiyorum.

 

Beni Kıbrıs’ta ve Ankara’da sabırla dinleyen, dinlemeye değer bulan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyor,

Şubat’taki Antalya VI. Bahar Sempozyumu'na kadar kürsüden iniyor, bu dosyayı panoma asıyor

 

ve gecenin karanlıklarına;

kendime,

özlediğim eğri büğrü ‘KayıpYalçın’ı bulmaya gidiyorum...

 

(Ama asıl büyük buluşma haftaya; Kıbrıs'tayken bir telefon geldi:

- Yalçın Bey; sizin Beypazarı yolundaki Yalnız Ağaç'ın yanına iki tane ağaç dikilmiş....   diye ihbar geldi.

Bu durumda bilin bakalım haftaya uçarak nerede alacağım soluğu?)

 

odamdan Girne

 

sıcak diyarda, sıcak meslektaşlarla

 

dışarda deli dalgalar

 

 

aynı karede: ana ve yavru vatan

 

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

PANO'YA DÖNÜŞ