... ne yazık ki,
ne yazık ki,
her beraberliğin
bir de ayrılığı oluyor;
ne yazık ki,
her başlangıcın bir sonu
olduğu gibi...
Barış Manço
26-Nisan-1981
Barış – 2
Toplumlar grip olur mu?
Sanmıyorum, müthiş bir grip salgını ortaya çıkabilir, bireyleri yatak döşek yatabilir ama bir toplum grip olmaz;
olsa olsa mutsuz, hem de çok mutsuz olabilir.
Mutsuzluk salgını toplumu öldürmez ama süründürebilir. Etkileri gripten daha sarsıcı olabilir, kıyaslanamayacak kadar da uzun sürebilir.
Ne adı, ne de teşhisi konmuş bir mutsuzluk salgını kol gezmekte.
Düşler en az iki yerinden kırık, hayaller yersiz;
bireyler mutsuz, güvensiz, hevessiz, hedefsiz.
Ve biz 1999'da yakalandık bu mutsuzluk hastalığına;
bedenimize ilk Barış Manço'nun ölümüyle girdi virüsü,
bir ağustos sabahı üçü iki gece de yatağa düşürdü.
** ** **
26-Nisan-1981 tarihinde Ankara Çankaya Sineması'nda. Barış Manço ve Kurtalan Ekspres'in bir konseri vardı. Bu konsere Oktay Turgul kasetli mono bir teyple gitmişti ve konser boyunca teybin uyduruk mikrofonuyla kayıt yapmıştı.
Sadece bir konser kaydedilmemişti o kasete. Belki koptuğunda bantla yapıştırılmış kasette, aslında bir dönemin dijital olmayan fotoğrafı vardı.
Umut vardı, 2023 vardı, sahnedeki adama hep bir ağızdan coşkuyla eşlik edenler, dinmez alkışlar, her sözün ama her sözün arkasından topluca atılmış kahkahalar vardı. Sahnede Barış, karşısında kendisiyle barışık bir topluluk vardı.
Her beraberlikte olduğu gibi ne yazık ki sonunda da ayrılık vardı.
Konser;
"...
Bahadır, Reşat, Celal, Caner, Ahmet, Serdar, Serdar, Öztürk, Muzaffer, İbrahim, bir de ben kardeşiniz, sizlerle karşı karşıya geçirdiğimiz bu güzel dakikaların anısını uzun süre yüreğimizde taşıyacağız.
Günün birinde kısmet olur, tekrar karşı karşıya gelirsek; o güne kadar hepinizden teker teker ricam, aman kendinize iyi bakın, çok yaşayın, uzun yaşayın, sevdiklerinizle beraber yaşayın da,
nasıl yaşarsanız yaşayın..."
diye bitiyordu.
Yıllar geçiyor, gelecek geçmiş oluyor,
kol düğmeleri ayrılıyordu
ve yeni bir yıl başlarken, 2023’e 19 kalmışken, artık bir salgından kurtulma zamanı geliyordu.
** ** **
Barış'ı anmak, sadece okula, parka, şehir hatları vapuruna, leblebi satan bir dükkana adını vermek değildir.
Zaman; artık üzerimizdeki ölü toprağını atmak, kendimize iyi bakmak, çok çalışmak,
ve nasıl yaşarsak yaşayalım, aslında "beş dakika ara”dan sonra yeniden beraber olacaklarımızın hatırasıyla, "henüz yitirmediklerimizle” kucaklaşmak zamanıdır.
Zaman; üretmek, karşılık beklemeden paylaşmak,
birbirimize nane, limon kabuğu kaynatmak zamanıdır.
Hepimize geçmiş olsun;
mutlu günler yakındır...
düş hekimi yalçın ergir Ocak-2004 http://www.ergir.com
("Barış -1": Düş Hekimi - 1/ Çınar Yayınları)
Bu yazının kaydedilmiş sesli & müzikli PowerPointSunumu:
http://www.ergir.com/Baris_2.htm
adresindedir