Phil Collins

Sevincin, acının ve gözyaşlarının paylaşıldığı sevgilinin terkedişini;

ardında kocaman bir krater bırakışını anlatır “Against All Odds”.

Mariah Carey’in “Rainbow” albümünde mahfettiği bu muhteşem parça,

bir Phil Collins şaheseridir. Şarkıyı dinlerken; sevgiliniz yanıbaşınızda

olsa bile, gözyaşlarınız ufak ufak yoklar vanaları.

Yıl 1985. Afrika’da, Etiyopya’da insanlar açlıktan ölmektedir. Karnı şişmiş,

anatomi atlası gibi kocaman gözlü bebeler bakmaktadır televizyon ekranlarından.

Bazıları artık bakamamaktadır bile. Çorak topraklarda yatmaktadırlar,

deklanşör seslerinin arasında. Dünyada; hamburger, kola savaşları amansızca

devam ederken, ketçaplar tiril tiril pantolonlara damlarken; bir başka köşede,

elektrik panolarınındaki resim gibi “ölüm” dolaşmakta, birer birer “aç” çocukları

toplamaktadır.

Ve Bob çıkar sahneye. “The Wall” filminin unutulmaz oyuncusu Bob Geldof.

Şimdiki adıyla “Sir” Bob Geldof.

Afrika’daki açlar için düzenlenecek dev bir konsere önderlik etmektedir; “Live Aid”.

A.B.D. ve İngiltere’de; saat farkı ayarlanarak, hemen hemen aynı anda

düzenlenecek, katılan sanatçılar ücret almayacak; tüm gelir, gıda kamyonlarını bekleyen;

önlerinde sinekler uçuşan gözlere gönderilecektir. Rock tarihinin gurur yapraklarından

biri yazılmaktadır.

1984 sonunda Bob Geldof ve Midge Ure tarafından yazılan ve geliri Afrika’daki açlara

harcanan “Do they know it’s Christmas?/ feed the world” single’ının olağanüstü sevilip

satılması; bir bakıma desteklenmesinden sonra kollar sıvanır.

13 Temmuz 1985 de, saat 12:02 de bir pena dokunur gitarın tellerine, Londra’nın hınca

hınç dolu Wembley stadyumunda. Status Quo sahnededir ve Ankara’da sakallı bir

düş hekimi hayranlık ve garip volkanik patlamalarla bakmaktadır canlı yayın yapan ekrana,

dünyadaki milyonlarca diğer dostu ile birlikte.

Ardından çorap söküğü gibi gelir tüm dev gruplar, şarkıcılar.

2 saat sonra A.B.D. de, Philadelpia JFK stadyumunda yer yerinden oynar. Artık aynı anda

dünyanın iki ayrı kıtasında, aç bir kıta için tarih yazılmaktadır.

15:27 de nefesler tutulmuşken, bir adam piyano çalmaktadır Wembley’de; Phil Collins.

“Against All Odds” parçalamaktadır küt küt atan yürekleri. Terkedenin ardında bıraktığı

kocaman krater gölü oluşmaktadır gözyaşlarıyla.

Şarkı biter; konser devam ederken Phil Collins atlar Concorde’a, uçar Philadelphia’ya;

bir başka diyara, bir başka mutfağa.

Bir adam şimdi de JFK’de piyano çalmaktadır tutulmuş nefeslere; Phil Collins.

“…How can I just let you walk away,

just let you leave without a trace…”

Böylece aynı konserin iki ayrı kıtasında da “Against All Odds” Phil Collins tarafından

çalınmış, bu parça milyonların yüreklerine kazınmıştır.

Phil Collins, “In the air tonight”ı soylerken, ona eşlik eden koronun sesi ulaşmaktadır

Afrika’nın çorak topraklarına.

Konserin en unutulmaz anlarından birisi de, Led Zeppelin’in Robert Plant’inin,

“Stairway to Heaven”ı söylemeden önce “mutlak sessizlik” istemesidir. Önce herkes

şaka yaptığını düşünmüşse de, Plant sahneye bir havlu atıp, üzerine de mikrofonu koyunca

JKF stadyumundaki onbinler ölüm sessizliğine bürünüp dinlemeye başlarlar; bir gitarın

suyu arayışını ve ardından gelen Plant’in sesini.

“...there's a lady who's sure

All that glitters is gold

And she's buying a stairway to heaven...” dan

parçanın bitimindeki

“...when all are one and one is all,

To be a rock and not to roll...”     a kadar.

Ve ardından stadyumdaki onbinlerin, ekran başındaki milyonların çığlığı duyulur uzaydan,

tek bir yürek atan dünyadan.

Ne yazık ki bu muhteşem yardım konserinin ne bir CD si ne de bir videosu vardır. Buhar

olup gitmiştir bu efsane olay; sadece belleklerde kalmıştır.

Gelecek nesillere küçük bir mirastır bu yazı.

Toklukla mücadele edeceklere;

yemekten çatlamak üzere olanlara,

terketme terkedilme kavramları sanal dünyalarına hiç yüklenmemiş yeni kuşaklara

-

acımaktan, sevgiden, gözyaşından nasibini bol bol almış bir kuşaktan,

karlı bir kış gecesi, müzik setinde “Against All Odds” çalarken bırakılmış

küçücük bir miras...

dus hekimi yalcin ergir   http://www.ergir.com

“gerçek bir çözümün olduğunu söylüyorsun,

planı görmeyi çok isterdik”

der, Lennon & McCartney “Revolution”da.  İşte size bir plan: ‘2000 yılının sonuna kadar

dünyadaki tüm yoksul ülkelerin borçlarını sildirme girişimleri ve başı çeken U2’dan Bono.

Kafasını kaldırıp, 20 metreden daha ilerisini de görebilenlerden Bono; 22 ülkede zaferini

ilan etmek üzere. Jubilee 2000  gibi projelerde beraber olabilmek dileğiyle...