(FOTOGRAFLARI)

 

21. YÜZYILIN, AKLI DOKUZ BİN KARIŞ HAVADAKİLERİNE

 

Filipinler’deki Pinatubo Yanardağı 1991 de patladı.

 

Bu yirminci yüzyılın en büyük yanardağ patlamasıydı. Patlama öyle şiddetli oldu ki;

küller ve gazlar, dünyamızın 15 - 60 kilometre yüksekliğindeki stratosfer tabakasına

kadar ulaştı.

On beş milyon ton sülfürdioksit, stratosfere enjekte oldu ve suyla birleşince de

sülfürik asit tanecikleri oluştu. İki yıl boyunca, kuvvetli stratosferik rüzgarlar bu

damlacıkları dünyaya dağıttı.

 

Stratosferdeki bu kirliliğin güneş ışınlarını tutması; bir iki sene boyunca dünyanın

ölçülebilir şekilde soğumasına neden oldu. “Güneş batımı” dahi, bu büyük patlamadan

etkilendi. Büyük patlamada, çok uzaklardaki Manila bile karardı. Lavlar 10 kilometrekareye

yayıldı ve binlerce kişi öldü; elli bin insan yerinden, yurdundan oldu. Bölgenin coğrafyası

değişti. Bir kasaba yeryüzünden silinirken, yerini bir lav – çamur nehri aldı.

 

Daha sonra Pinatubo’nun tepesindeki krater yağmur sularıyla doldu ve dipten gelen ısıyla

fokur fokur kaynayan bir göl oluştu.

 

1998 senesinde bu sıcak gölün üzerinden bir balon uçtu. Bu çok riskli uçuşta, ölenler anısına

göle çiçekler de atıldı. Tek risk gölün üzerinde uçabilmek değildi. İnecek yer bulabilmek de

sorundu. Balon, Güney Çin Denizi’ne varmadan inmek zorunda kaldı.

 

Her türlü haberleşmeden uzak ekip; ürkmüş, modern dünyadan uzak, yerli Pygmy’lerin arasına

düştü. İlkel Pygmy’ler de gökyüzünden gelenlerden korkmuştu. Konuklarına meyvalar verdiler,

tek kelime konuşamadan dost oldular. Günler sonra Filipin Hava Kuvvetleri, ekibi buldu.

 

Balon ekibinin başı ve balonun sahibi Amerika’lı pilot Joyce Anna Bowen, daha sonraki yıllarda;

Cengiz Han’ın topraklarında - ejderhaların üzerinden tutun, Nepal’e, Himalayalar’a kadar pek

çok yerde göklere yükseldi.

 

Ve 2001 senesinin bir ekim gününde, güneş doğarken Uranus ya da bildiğimiz ismiyle Kapadokya

üzerinde uçtu. Yine bir yanardağ bölgesindeydi. Erciyes, Hasandağı ve Göllüdağ arasında kalan

bölgede.

 

Bu inanılmaz güzel coğrafya, dünya çapındaki baloncuların daima gözdesi oldu. Hatta bir gelen;

Joyce gibi bir daha geldi.

 

** ** **

1999 yılı eylül ayında; National Geographic’in kapağında, dünya çevresindeki turu hiç durmadan

tamamlayabilen Breitling Orbiter – 3 balonunun resmi ve altında “AROUND AT LAST” yazısı vardı.

Bertrand Piccard ve Brian Jones, yıllardır kimsenin başaramadığını başarmış ve turu atıp Mısır

çöllerine inmişlerdi. Bu dünya balonculuğunun zaferiydi.

Piccard’ın dedesi Auguste, stratosfere balonla; babası Jacque ise kendi icadı Bathyscaphe

denizaltısıyla denizin en derinliklerine ulaşan ilk adamlardı.

 

Yeni Magellan; torun Bertrand Piccard, balayı için bile buraları tercih etmişti.

 

Bizim; “balonla oksijen maskesiz en yükseğe ulaşma rekoru”nu elinde bulunduran ve yakında

bir rekor denemesi daha yapacak olan balon pilotumuz İsmail Keremoğlu; geçen sene ekibimizin

şoförlüğünü yaptığım Avrupa Balon Şampiyonası’nda, Piccard’la beni tanıştırmıştı.

 

Piccard aslında bir psikiatristti. Muayenehanesi vardı. Artık hastanedeki arkadaşları onun zırt pırt

gitmesini kaldıramıyordu. Onu ancak muayenehane paklardı ve  o da öyle yapmıştı. Hastaları randevu

isterken, sekreteri belki de;

 

- “notunuzu alayım; şu anda burada yok, balonla Pasifik’in üzerinde” falan diyordu.

 

Can kulağıyla dinlemiştim; uçuş, hatta Türkiye’de uçuş, müzik ve Afrika’daki Noma Hastalığı

hakkında anlatıklarını.

 

Bu dünyanın adamları için en muhteşem ortam Kapadokya’ydı. 1997deki 1. Dünya Hava Oyunları’na

katılanlar bile Kapadokya’yı ve Türk pilot İsmail’i unutamamışlardı.

 

** ** **

...

- ben arabadan dışarıya sol kolumu çıkartıyorum; sen de sağ kolunu çıkartıyorsun; üçe kadar sayınca

avuçlarımız karşıya bakacak şekilde kollarımızı omuzdan çeviriyoruz, tamam mı ??

 

- tamam !...  ( “Tamam !” mış. Güya “..ki. üç” dediğimizde havalanacaktık)

 

Güneşli bir günde Kızılırmak kıyısında, yoğurdu ekmekle bitirmiş; termosumuzda kahve,

teybimizde Bon Jovi, tepemizde atmaca, istikamet “neresi olursa”; İsmail ile Uranus’e gidiyorduk.

Şu televizyon kanallarında imrenerek seyrettiğimiz görüntülerin kahramanlarına; mavi mavi

gökyüzünü onlarla kucaklamaya.

 

** ** **

Ve aslında bir desinatör olan; belki de müşterileri arayınca, sekreterinin:

 

- “şu anda bir yanardağın üzerinde; siz bize telefonunuzu bırakın, biz sizi yere inince ararız”

dediği Anna Bowen ile de tanışmış oldum. O, bizzat anlattı fokurdayan krater gölünü.

 

Bowen bence ilk defa; mavi mavi gökyüzünde, birisinin boş şişenin mantar tıpasını kapatıp

gökyüzünü eve götürüşünü gördü

Ve ilk defa bu bilgileri anlatması karşılığında yeşil dolarlar değil, Ürgüp Pazarı’ndan haşlanmış

mısır aldı. (fokur fokur kaynayan krater gölünün üzerinden geçerken, ısınan havanın balona

etkisini sormayı unuttum : - ((

 

 

Bu uçuş, bu yeni dostluklar, bu anlatılanlar, bana hep; “keşke Türkiye’deki büyük kuruluşlar,

bu balon işinde de bilgi ve ilgi sahibi olsalar; reklamlarını, sponsorluklarını bu müthiş etkileyici

alana da yönlendirseler” dedirtti. 7 den 107 ye herkesin ilgisini çekecek, az masraflı, çok etkili

bu tanıtım yolunun henüz farkına varılmadığını hissettim.

 

Bu konuda Türkiye İş Bankası kolları sıvadı bile. Gelecek aylarda masmavi İş Bankası balonunu,

ancak binlerce dolar vererek reklam koydurabileceğiniz uluslararası dergilerde, “balon haberi”

fotoğraflarında görürseniz şaşırmayın.

 

Çoğunlukla; başarılı insanları, kuruluşları uzaklarda ararken, dibimizdekileri göremiyoruz.

 

Ben şahsen, dünya çapındaki baloncuların yeni çektikleri karelerde yer alacak aslan gibi İş Bankası

balonuyla ve o pilotlardan hiç de eksik bir yanı olmayan İsmail Keremoğlu ile gurur duydum.

 

 

** ** **

 

 

Aklı başındakiler; ellerinde iki su bardağı dolusu Amerikan pirinci, üç orta boy patlıcan,

“yanardağ pilavı” ile uğraşırken;

aklı dokuz bin metre havadakiler mavi mavi gökyüzüne değdi, şişeledi; mantar tıpasını kapatıp,

portakal sandığı masalarının üzerine koydu bile.

 

 

Şimdi içinde “yeryüzü” dolu şişem hazır;

karşımda “Işık Yıllı Maarif Takvimi”,

sırada: yıldızlı, yıldızlı geceler.

 

NASA’da bir yakını olan ?...

 

düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com

 

 

12. Avrupa Sıcak Hava Balon Şampiyonası Görüntüleri

 

bir balonun ardindan

 

ilk uçuş

 

T.B.M.M. önünde koca bir uçan balon