Fotoğrafları: http://www.ergir.com/balon.htm adresinde

 

 

BİR BALONUN ARDINDAN

 

-        - Oğlum, ekibin şoföru sensin !

-        - Ne zaman gidiyoruz ?

 

Ve düştük yollara.

 

Geçtiğimiz yaz; Luksemburg’daki “Avrupa Balon Şampiyonası”nda, dört kişilik “Türkiye Balon Ekibi”yiz. Pilotumuz da İsmail Keremoğlu.

 

14 gün boyunca altımızda Mobilux’un bize tepe tepe kullanmamız için verdiği “Audi All Road” ve arkasında balonu taşıdığımız kocaman transport; hergün 04:00- 24:00 arasında, gözümüz yukarıdaki rengarenk balonlarda, dere tepe dolaşıyoruz.

 

Hatta öyle ki; bazen rüzgar İsmail’i Almanya’ya atıyor; gidip onu ve inmiş balonumuzu oralardaki tepelerden topluyoruz. (Dönerken de tepemizde helikopter)

 

Her sabah 05:00 de brifing var. Kruvasanlar, acı kahveler elimizde; üzerlerimizde ay-yıldızlı tulum, yeni görevleri dinliyor, yola çıkıyoruz. Belirlenen hedeflere “marker”lar atılacak. Hedefin üzerine markerı bırakabilmek için, ona en yakın yerden geçebilmek gerekiyor.

 

Balonun uçuş yönünü tamamen rüzgar belirlediğinden; harita üzerinde rüzgarın belirli irtifalardaki esiş yönü hesaplanıp kalkış noktası belirleniyor. Hedefin üzerinden geçebilecek en uygun noktayı tahmin ettikten sonra, belirlenen saate kadar kalkışı yapabilmek için o noktaya gidiyoruz.

 

Hemen çayıra balon seriliyor. Güneş doğarken, kubbenin içine fanlarla hava dolduruyoruz. Daha sonra da içerideki havayı “burner”larla ısıtmaya başlıyoruz. Hemen hemen her ülkenin ekibi aşağı yukarı aynı noktaları hesapladığı için; sağımız, solumuz hep şişirilen balonlarla dolu. Birer ikişer tarlalarda kocaman rengarenk balonlar dikiliyor.

Sonra da uçan uçana.

 

İsmail’in yanında, sepette bir de gözlemci var; boyuna not kırmaya çalışıyor. Her an hedefe balondan atılmış bir gözlemci düşebilir.

 

Biz de arkamızda boş transport, deliler gibi balonu takip ediyoruz. O tepe senin, bu tepe benim; ineklerin, yemyeşil çayırların, başakların, mısırların arasında marker arıyoruz.

 

Daha sonra inmiş balonu topluyor; acele boşalmış propan tüplerini doldurabilmek için doldurma merkezine; bu iş için ayrılmış tarlaya gidiyoruz.

 

Aman Allah’ım, o tüpleri koşa koşa taşımak, dolusunu sepete koymak; zaten dört saat uyuyabilmişiz...

 

Sonra ikindin yeni görev; yeni hedefler, yeni tepeler, yeni şişirmeler, yeni takipler, zindan gibi tarlalarda ellerde fener marker aramalar, ölçümler ve tekrar propan tüplerini doldurmak için uzaktaki tarlada sıraya girmeler.

 

Bir gece sıra bizim arabaya geldiğinde, önümüzdeki görevli “girin içeriye” diye bizi çağırıyormuş; bizim arabada çıt yok. Gelip arabanın içine bakıyorlar, hepimiz uyuyoruz.

 

Luksemburg şehir merkezi olarak hiç bir yeri bilmiyorum. Ama size gördüğüm, en büyük traktörleri, en besili inekleri, en yeşil çayırları, en ruhsuz köylüleri anlatabilirim.

 

Akşam yağmur altında; arkamızda transport, sanki bilim kurgu ürünü dört çeker aracımız çukura gömülmüş, üçümüz canla başla kurtulmaya çalışırken; bizi kıllarını kıpırdatmadan seyreden köylüleri de anlatabilirim. (Canım Türkiyem).

 

Bu arada Piccard’la tanışıyorum.

 

Bertrand Piccard 43 yaşında bir doktor (psikiatrist) ve dünyanın çevresinde balonla ilk defa (şimdilik son defa) hiç durmadan tam tur atabilmiş ilk pilot.

 

“Breitling Orbiter –3” ü hatırlarmısınız ? 21 mart 1999 da bir sabah, Mısır’ın güney batısına, gökten kocaman bir balonla iki adam inmişti. Bu iki çok kıskandığım adam; Bertrand Piccard ve Brian Jones idi. Muhteşem balonlarının adı da Breitling Orbiter.

 

İşte Bertrand’ın dedesi Auguste Piccard; Stratosfer’e balonla ilk ulaşan insanmış. Babası Jacques Piccard’da icat ettiği “Bathyscaphe” adlı denizaltı ile dünyanın en derin sularına ulaşmış adam. Atlantik geçişinden, Joan Baez’den, muayenehaneden, Türkiye’de geçirdikleri balayılarından konuşuyoruz.

 

Son gece “night glow” var. Yani bizim fener alayının balon versiyonu. Yere (aracımıza) iplerle bağlı balonların kubbelerine alttan ateşi bastıkça, balonlar gece lambası gibi oluyor. Onlarca gece lambası; rengarenk, inanılmaz güzel bir görüntü oluşturuyor.

 

Ve kariyerimize bir sonunculuk daha eklemiş olarak arka kapıdan gizlice Türkiye’ye dönüyoruz. (Aynen, bir önceki seneki; 35 yaş üstü Veteran Tenis Milli olarak, Almanya’daki dünya şampiyonasından sonuncu, canını zor kurtarmış birisi olarak dönüşüm gibi).

 

** ** **

Balon işi muhteşem bir iştir. Elinizin altında; dünyanın en muhteşem coğrafyasının üzerinde -Kapadokya’da- yani güzel atlar diyarında, dilediğiniz zaman yapabileceğiniz bir iştir.

 

Mars’ın üzerinde uçarken güneşin doğuvermesi, altınızdaki garip dünya, hatta balonun sepetindeki espiriler bile muhteşemdir.

 

İndiğiniz çayırda balonu toplarken içerisindeki havayı boşaltmak için kubbenin üzerinde yuvarlanışınız,

dönüşte sizi bekleyen menemen,

ince belli cam bardaklardaki tavşan kanı çay

 

daha da muhteşemdir...

 

dus hekimi yalcin ergir   http://www.ergir.com

 

12. Avrupa Sıcak Hava Balon Şampiyonası Görüntüleri

 

21. yuzyilin, akli dokuz bin karis havadakilerine

 

bir balonun ardindan

 

ilk uçuş

 

mecliste balon