KIZILOK & ÇEKİRDEK SANATEVİ

 

                    ...geçtikçe şu günler, anladıkça hayatı...

 

** ** **

Düşler vardır satılmaz, derinde anlatılmaz

Yüreklerden silinmez, bazen de vazgeçilmez

 

Kapat gözlerini ve düşün, ipekten bir deniz

Pamuktan bir gökyüzü, iki tomurcuk yüreğimizde

Belki de sen ve ben ikimiz, birbirinin farkında gözlerimiz

Düşüncelerimiz, olmayacak hayallerimiz

 

Ne alınır, ne satılır, para yerlerde sürünür

Geçtikçe şu günler, anladıkça hayatı

Birçok şeyin değeri küçüldükçe küçülür

 

                                         Fikret Kızılok

** ** **

 

Bir varmış, bir yokmuş; evvel zaman içinde, şarkı dinlerken göğüslerin jiletlerle doğrandığı, tepeden tırnağa herkesin birbirine küs olduğu, ekranları üretenlerin değil, tüketenlerin doldurduğu bir ülkede

 

su olmuş, ateş olmuş, göklerdeki güneş olmuş,

hatta konuşmayıp taş olmuş bir Bülent ile

 

bir hasretlik yüzü, içinde bir hüznü

ve söyleyecek sözü olan bir Fikret varmış.

 

Bülent ile Fikret düş kurup, paylaşırlarmış. Düşlerini paylaşanlar da nedense tabakları kırmak, ceketleri yakmak, peçeteleri havalara fırlatmak yerine, gözlerini kapatıp düşünürlermiş. Çünkü onların düşleri satılmaz, derinde anlatılmazmış. Geçtikçe şu günler, anladıkça hayatı, bazı şeylerin de değeri büyüdükçe büyürmüş.

 

Aynı, yıllar önce kurdukları Çekirdek Sanatevi’nde verdikleri mini konserde, son derece amatör, kusur dolu, hipermarket müzik reyonlarında bulamayacağınız ama son derece sıcak “Düşler” şarkısında olduğu gibi.

 

Nedir bir şarkıyı güzel yapan? Vermek istediği duyguların uydular üzerinden geçmeden, en kısa yoldan, en olduğu gibi haliyle ruhunuza ulaşmasıdır. Yazılım ve donanımlarının acımasız çarklarında rafine edilmeden, dikenleriyle, kusurlarıyla, hormonsuz bir domates gibi "kulak – kalp" otoyoluna çıkmasıdır.

 

Yanlış basılmış bir akor verir size, bir öğrenci odasında, arkadaşınızı dinlerken yaşadığınız mutluluğu. Bu yüzden canlı kayıtlar, daima stüdyo kayıtlarından daha “insan”dır. Ter vardır, emek vardır tuşların, tellerin üzerinde. Düzeltilmesi imkansız hatalar vardır - size insan olduğunuzu, yongalardan, kablolardan oluşmadığınızı anımsatan.

 

On bir kişinin izlediği bir konserde, bu tere ortaklık payınız,

on bin kişinin izlediği bir konserdekinden çok daha fazladır.

 

1980’li yıllarda Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil, Çekirdek Sanatevi’nde böyle küçük, küçücük konserler düzenliyorlardı. Fikret Kızılok’u, Bülent Ortaçgil’i, Ezginin Günlüğü’nü, Yeni Türkü’yü dibinizde görmek, bir dost sohbeti havasındaki müziklerini, yanlış basılan akorlarını dinlemeniz mümkündü.

 

Daha sonra bu özgün yapımcıların ürünleri, eko - filtre kullanılmamış alkışlı, öksürük sesli, iç çekişli, yanlış notalı, hışırtılı doğal kayıtları, Fikret ve Yağmur Kızılok'un bizzat çizdikleri karikatür kapaklı kasetleriyle piyasaya çıkar,

az sayıdaki kaset tükeniverir, bir daha izine dahi rastlanmaz,

unutulur giderdi.

 

Bu miras şarkıların yazılımlarla düzeltilmemiş, kabak gibi halleriyle yer aldıkları Çekirdek Sanatevi kaydı kasetini bulmaya çalışın;

kendinizi loş Çekirdek Sanatevi'nde, yere bağdaş kurup oturmuş, sevdiğinizle sarmaş dolaş,

 

ve gözkerinizi kapatmış,

aşağıdaki şarkıya eşlik ederken bulacaksınız...

 

** ** **

bir bakarsın oyuncağın kırılmış

arkadaşın sana küsmüş darılmış

kavga etmiş, kaşın gözün yarılmış

yaşlı gözlerle bana gelip, sakın üzülme yavrum

böyle büyür insanlar, ağlamak çare değil

zaman degirmenini durdurmak kolay değil

 

... ama babacığım...

 

sendeki sen, sana soru sorunca

Orta Çağ'ı, Galile'yi bilince

okudugun İnce Memed olunca

yaşlı gözlerle bana gelip, sakın üzülme yavrum

böyle büyür insanlar, ağlamak çare değil

zaman degirmenini durdurmak kolay degil

 

... ama babacığım...

 

pıril pırıl bir ilkbahar gununde

ilk aşkının gerçeğinde düşünde

bir burukluk varsa eğer içinde

yaşlı gözlerle bana gelip, sakın üzülme yavrum

böyle büyür insanlar, ağlamak çare değil

zaman degirmenini durdurmak kolay değil

 

... ama babacığım...

 

yaşadığın gördüklerin dışında

mutluluğu kuytularda bulunca

bir de şöyle etrafına bakınca

yaşlı gözlerle bana gelip, sakın üzülme yavrum

böyle büyür insanlar, ağlamak çare değil

zaman degirmenini durdurmak kolay değil

 

... ama babacığım...

 

bir gün gelir dünya sana uymazsa

değiştirmek eğer elden gelmezse

şarkılarım sana miras kalmışsa

yaşlı gözlerle bana gelip, sakın üzülme yavrum

böyle büyür insanlar, ağlamak çare değil

zaman degirmenini durdurmak kolay değil

 

... ama babacığım...

 

                                         Fikret Kızılok

** ** **

 

Kızılok'un ruhu, sırlarını aşikar etmemek üzere dünyada kaldı;

aynı "Ben Gidersem" şarkısında söylediği gibi.

 

Güle güle;

gönül ilhamım,

müzisyen, diş hekimi,

insan Fikret Kızılok.

 

Yıllar geçse de üstünden,

bu kalp seni hiç unutabilir mi?..

 

düş hekimi yalçın ergir    http://www.ergir.com