YOL

 

Ben bir yolda yürüyorum;

 

iyi ya da kötü,

ama kendi gitmek istedigim yolda.

 

Arada duruyorum; mesela yerde bir ugur böcegi görüyorum ve saatlerce durup onu inceliyorum. Bazen de uzun bir yokuşun sonuna vardıgımda, kollarımı kanat gibi açıp, aşagıya dogru avazım çıktıgı kadar bagırarak koşa koşa iniyorum.

 

Belki bir çalıya takılıp düşüyor, dizimi kanatıyor, aglıyorum ama iki yokuş sonra yine kollarım bir martı kanadı gibi açılmış, hiç kimse olmasa bile “çekiliiiiiiiiin” diye bagırarak, bu sefer daha da süratli bir şekilde, yine koşa koşa aşagıya iniyorum.

 

Bir köye varıyorum. O kadar güzel ki; hiç aklımda yokken orada tam dört gün kalıyorum. Herkesle çok iyi arkadaş oluyorum. Onlar beni çok seviyor, ben onları çok seviyorum. Bir seher vakti herkescikler uyurken, ellerim ceplerimde, dudagımda bir ıslık yine kendi yoluma gidiyorum.

 

Artık o an içimden ne gelirse;

kimisinde uzun uzun yüzerek, kimisinde acele ederek, billur dereler geçiyorum. Hatta canım hiç geçmek istemezse, yolumu degiştirip dere boyu yürüyorum.

 

Aç kaldıgım da oluyor, hem de aptalca feci halde acıktıgım. Ne güzel yemekler yiyebilecegim onca yeri ya bir bulutu takip ederken, ya da rüzgardaki bir dikeni kovalarken ıskalamış, sonunda elimde ne yiyecek, ne bulut, ne de diken kalmış, perişan ilerliyorum.

 

Uzanıp bir ardıç agacının altına,

asırlarca uyuyorum.

 

** ** **

 

Ve sen beni çok seviyorsun.

 

Amansızca beni adam etmeye, kendi yoluna, kendi düzgün, garantili, demiryoluna çekmeye çalışıyor; rayların hapsinde tarifeli bir banliyö vagonu yapmak istiyorsun.

 

Ve beni,

aslında bu “ne idügü belirsiz” yolumdaki halimle,

aslında “kusurlu” buldugun bu bir seken, bir duran gidişimle,

aslında seni yolda özleyişim, karşıma çıkmanı bekleyişimle,

deliler gibi sevdigini,

 

herkesin egri de olsa, kendi yolundayken mutlu,

kendi yolundayken güzel,

ve bir tek kendi yolundayken mutluluk verebildigini,

 

bir adım da olsa, bir ömür de sürse,

gittigi yere, gitmesi gerektigi yere kadar,

o yolun yolcularıyla yürümesi gerektigini bilmiyorsun.

 

Bu yüzden canım arkadaşım,

bu patikanın başında, güle güle diyorum sana;

 

kendi güzel yoluna gidiyorsun...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com