SAHNE TOZU

 

13.09.2009 senesinde,

bir okul salonundan başlayan

 

11.03.2016

BOZAR Güzel Sanatlar Sarayı - BRÜKSEL

 

 

MEMLEKET HAVASI

 

Bir şişenin ağzını lastik tıpası ve telle sımsıkı kapattık. Hava baloncuklu naylona sardık ve “uçağın bagajında başına bir iş gelmesin” diye, gitar çantasının içine yerleştirerek yanımıza aldık.

 

Belçika yollarına düşecektik.

 

Davetliydik; Brüksel Başkonsolosluğu’nun kuruluşunun 50. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen kutlama etkinlikleri çerçevesinde bir müzikli sunum yapacaktık emeğini, ekmeğini bu uzak diyarda bulmuş Anadolu insanlarına

ve çook özlediklerine emin olduğumuz “memleket havası”nı taşıyacaktık onlara.

 

Havaalanındaki güvenlik kontrollerinde hep açtırılıyordu gitar çantamız ve içindeki şüpheli şişeyi çıkartıyorduk. Kapağını “hiç” açmadan, güzelliklerle dolu olduğundan: “içi boş” lafını kullanmadan görevlilere gösteriyorduk.

 

Sonunda 11 Mart 2016 akşamı BOZAR Güzel Sanatlar Sarayı’ndaki “evet; sevdik…” müzikli sunumumuzun en başında sahneye çıkıp şişeyi naylonundan çıkartıyor, izleyenlere bilgi verip özenle kapağını açıyor ve şişeyi salona boşaltıyorduk.

 

Salondaki coşkuyu ve alkışı anlatabilmem çok zor; birbirini hiç tanımayan yüzlerce kişi o andan sonra sımsıcak bir aile oluyorduk. Kendimizi tek yürek olmuş Karahisar Kalesi’ni söylerken buluyorduk.

 

Ve Pazar akşamı, canımızdan öte memlekete dönüyorduk.

 

Uçağa binen yolcular sıvı dolu şişeler alamazlar yanlarına;

bir yolculuk daha olursa yakınlarda, içi bozkırın gözyaşlarıyla dolu bir şişe değil -

4 mevsim ilkbahar olan tertemiz memleket havası taşıyabilmek için dua ediyorduk. 

** ** **

 

Uzun uzun anlatmayalım müzikli sunumu;

Belçika’da anlatılanları ekleyelim:

 

http://www.frankofonturk.com/dus-hekimi-yalcin-ergir-bruksel-baskonsoloslugunun-50-yil-donumu-etkinliklerinde-sahne-aldi/

 

http://www.bruxelleskorner.com/spor-sport/bruksel-baskonsoloslugu-50-yasinda/1225

 

http://yenihaber.be/bruksel-guzel-sanatlar-sarayinda-evet-sevdik-adli-eser-ilgiyle-izlendi/44121/

 

http://www.belemturktv.com/bruksel-baskonsoloslugu-50-yil-kutlamasina-evet-sevdik-isimli-muzikli-sunumla-devam-etti.html

 

ve görselleri koyalım sayfamıza.

 

Ama kocaman bir teşekkür notunu da düşelim buraya;

bizi “olağanüstü” sevgi, ilgi ve büyük emekle ağırlayan:

Brüksel Başkonsolosu Sayın Ali Barış Ulusoy ve eşi Sayın Esin Ulusoy’a

Brüksel Muavin Konsolos Sayın Levent Kadıoğlu ve eşi Sayın Fatoş Kadıoğlu’na

Belçika’da iş kurmuş, gönülden destek olmuş Anadolu insanlarına,

Dışişleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün çok ilgili makamlarına

ameliyatlı olduğu halde Liegé’den trenle gelip izleyip dönen Savaş Manço’ya (Barış Manço’nun ağabeyi)

ve CSO ile DOB bünyesinde olup, bizimle yola çıkan, sunumda emeği geçen tüm ekip dostlarımıza,

 

+ özel olarak + özel ilgilerinden dolayı 2. defa & 1000. defa Sayın Levent Kadıoğlu ve eşi Sayın Fatoş Kadıoğlu’na…

 

Soprano Leyla Çolakoğlu & Düş Hekimi Yalçın Ergir

 

*Her yaştan çocuklara not:

Bir daire parası değerinde Steinway kuyruklu piyano vardı sahnede

ve ilk defa bir piyano kale direği oldu BOZAR Güzel Sanatlar Sarayı’nın tarihinde

CSO Sanatçısı Konzertmaister Bilgehan Erten geçti kaleye -

patlak naylon topla acı burun bir şut çekildi kendisine…

 

(görselleri büyütmek için üzerlerine tıklanabilir)

 

 

 

… bir akşam, Güzel Sanatlar Sarayı’nın yanına kocaman bir tornet park etmişti -

tozundan, toprağından belliydi; uzuun yoldan gelmişti…

 

TORNET

(Çağdaş Anadolu Masalı)

 

 

11 Mart 2016 Cuma akşamı

Saat 20:00’de:       *

BOZAR Güzel Sanatlar Sarayı

BOZAR Palais des Beaux-Arts;

 

Rue Ravenstein 23,    1000 BRUXELLES     adresinde -

eski bir Yeşilçam Filmi anlatımında,

“evet; sevdik…”   müzikli sunumunda…

 

 

 

 

 

11 Mart 2016 BOZAR Palais des Beaux-Arts - Brüksel

 

14 Şubat 2016 Devlet Opera ve Balesi - Leyla Gencer Sahnesi

 

10 Nisan 2015 Mustafa Kemal Kültür Merkezi - İstanbul

 

15 Şubat 2015 Devlet Opera ve Balesi - Leyla Gencer Sahnesi

 

03 Mart 2012 Ankara Palas

 

14 Şubat 2011 Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi

 

04 Mayıs 2010 TED Karadeniz Ereğli Koleji - Erdemir Kültür Merkezi

 

06 Nisan 2010 Devlet Opera ve Balesi - Operet Sahnesi

 

01 Nisan 2010 TED Ankara Koleji - MEB Şura Salonu

 

23 Mart 2010 Devlet Opera ve Balesi - Operet Sahnesi

 

20 Şubat 2010 TED İstanbul Koleji - Konferans Salonu

 

14 Şubat 2010 Devlet Opera ve Balesi - Operet Sahnesi

 

18.12.2009 Orta Doğu Teknik Üniversitesi - Kemal Kurdaş Salonu

 

04.12.2010 Antalya Pfizer Etkinliği

 

13.09.2009 Ankara Üniversitesi - DTCF Farabi Salonu

 

 

yine buluşmak üzere ayrılırken...

 

 

** ** **

 

14 Şubat 2016 Devlet Opera ve Balesi - Leyla Gencer Sahnesi

 

** ** **

 

10.04.2015   İstanbul

 

** ** **

 

15 Şubat 2015 Devlet Opera ve Balesi - Leyla Gencer Sahnesi

 

** ** **

 

“mahalle” yazısının orijinal seslendirilmesi:

 https://dushekimiyalcinergir.bandcamp.com/releases

 

 

 

 

-  bu bir mahalle masalıdır -

  

SONSUZ SAKLAMBAÇ

 

1950’ler, 1960’lar dünyaya gelinebilecek en torpilli yıllardır.

 

Hele bu ülkede,

hele Ankara’da dünyaya gelenler,

gerçek dostluklarla, basit ama gerçek oyunlarla

çocukluğunu çocuk gibi geçirenler daha da şanslılardır.

Biz bir iş yaptık; 

ne yapabileceğimizi bilmeden kolları sıvadık.

Adı: “evet; sevdik…” olan,

o muhteşem masumiyet döneminden,

o masmavi okyanustan birkaç damlayı anlatan,

kimisini besteleyip, kimisine de söz yazarak,

o zamanların Yeşilçam filmi gibi bir

“Müzikli Sunum” hazırladık

 

ve Atlantis gibi kaybolmuş bir dünyaya,

büyüklerin içindeki sonsuz saklambaçta,

çook uzaklara saklanmış o çocuğa ulaştık.

Önce dizlerimizin bağı çözülerek Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Farabi Salonu’nda sahneye çıktık.

 

Ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi - Kemal Kurdaş Salonu, TED İstanbul  Koleji, Ankara Koleji derken kendimizi onca dünya devi eser arasındaki bir “Mahalle” ortamında -

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı,

Ankara Devlet Opera ve Balesi,

2009 – 2010 Sanat Sezonu Programı’na alınmış;

“Evet; Sevdik…”i, Operet Sahnesi’nde 3 temsil sergilerken bulduk.

 

Bu masumiyet dönemi detaylarını paylaşmak için çıktığımız yolculukta,

o muhteşem dönemin koca çocuklarıyla hiç ummadığımız yoğunlukta bir ilgiyle,

hep dolu, hep coşkulu salonlarda kucaklaştık.

Aşağıdaki fotoğraflar yolculuğumuzun duraklarından kareler.

Evet; Sevdik…’mi daha çok şey anlatıyor,

yoksa bu görüntüler mi bilemiyoruz –

ama bir zamanlar birbirini çok sevmiş bunca insanı, o kamyonun kasasında,

büyük bir özlemle yeniden bir araya getirebildiğimizi artık çok iyi biliyoruz:

 

Bu sunumumuz sokağa çağıran bir parolalı ıslıktır.

 

O kamyonun kasasında bekliyoruz;

mandalina kabukları ceplerimizde.

Yıllar geçse de, acıları bilsek de,

hep aynı sevgiyle…

 

soprano leyla çolakoğlu & düş hekimi yalçın ergir

 

 

 

 

 

    

 

 

 

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı

Ankara Devlet Opera ve Balesi  /   2010

 

 

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı - Ankara Resim ve Heykel Müzesi

Operet Sahnesi

 

 

 

 

MAHALLENİN KOCA ÇOCUKLARI KOROSU

 

 

 

 

evet; sevdik... (mahallece)

Resim Heykel Müzesi - Operet Sahnesi'nde (Türk Ocağı Binası)

http://www.ergir.com/2012/turk_ocagi_binasi.htm

 

 

** ** **

 

 

 

YILLAR GEÇSE DE..

 

http://youtu.be/4eS7LSJ2QXc

 

geçmişi görmezken çocuklar;

geleceği görür mü büyükler?

 

 

 

MAHALLE'YE EN KISA YOLDAN DÖNÜŞ

http://www.ergir.com/mahalleye_donus.htm

 

 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede, mahalleler varmış. Bu mahallelerin çocukları birbirlerini çok severlermiş. Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak aşağı iner, beraber olacakları anları iple çekerlermiş. Kavga da etseler kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış. Herkeste sevgi, paylaşma ve arkadaşlarını kollama duygusu yavaş yavaş gelişirmiş. O zamanlar, çocuklar evden okula servis ile değil, buluşarak giderlermiş. Onların yolunu gözlemezmiş; evdeki bilgisayar, şehrin en iyi dershanesi, hazırlık kursları...

 

1950'ler, 1960'lar dünyaya gelinebilecek en torpilli yıllardır. Hele bu ülkede, hele Ankara'da dünyaya gelenler daha da şanslıdırlar. Bu dönemin çocukları akşamları radyoda Masal Saati'ni dinlerler, masallarda pastadan evleri, sırık fasulyenin tepesindeki devleri, uçan filleri dinleyip düşlere dalarlardı. Ama asıl masal yaşadıklarıydı; dinledikleri masalların hiç birisi olmamıştı. Bu Müzikli Sunum'da, sözümüzle şarkılarımızla, siyah-beyaz bir Yeşilçam Filmi masumiyetinde, sizlere asıl anlatılması gereken, gerçekten yaşanmış bir masalı - yani bir ülkenin, bir döneminin mahallerinden bir kesiti, bir kuşağın ellerinden avuçlarından kayıp gitmiş büyülü bir dünyayı, koca bir okyanustan, küçücük bir damlayı anımsatmak istiyoruz...

 

 

 

 

http://www.ergir.com