(fon müziği için ActiveX denetimlerinin

çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)

 

 

 

DÜNYA'NIN EN DEĞERLİ ÇİÇEĞİ

&  2008  -  2009  -  ilk 2010  Fotoğrafları

 

 

 

Dünyanın en değerli çiçeği: Centaurea Tchihatcheffii’dir.

 

Bu çiçek ne Hollanda’da, ne Kenya’da, ne Tayland’da, ne de Yeni Zelanda’da -

bir tek Ankara’da, Gölbaşı yakınlarındaki Hacı Hasan’da, küçücük bir tarlada bulunur.

 

Mayıs’ta açar, Haziran’da kaybolur.

 

Bu paha biçilmez çiçeğimizin adı: Sevgi Çiçeği’dir.

Yörede Yanar Döner, Gelin Düğmesi, Türbe ya da Kırmızı Peygamber Çiçeği olarak da isimlendirilir.

 

2007 senesindeki gibi kuraklık zamanlarında sayısı 100'e kadar (- yerel gazeteye göre 50'ye kadar) düşebilir;

 

ama sayısını 0'a düşürebilecek asıl afet, insan ve insanların sevgi adına sevgisizliğidir.

 

 

 

 

 

Bölüm - 1

 

Nasıl 1974’te Beypazarı’nda son Anadolu Panteri'mizi ( http://www.ergir.com/son_anadolu_panteri.htm ) vurup attıysak,

Dünya'yı nasıl Panthera Pardus Tulliana'dan mahrum bıraktıysak -

 

bir endemik çiçek, bir Türkiye Çiçeği olan son Sevgi Çiçekleri'ni kopartıp atmakla, tezgahlarda satmakla,

ülkemiz de, Dünya'mız da "Sevgi"siz kalacaktır.

 

Aslında güzeller güzeli çiçeğimiz, Bern / Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi ile koruma altındadır; toplanması ve satışı yasaktır. Zaten 160 sene önce ilk keşfedildiği Afyon'daki yerinde şimdi yeller, belki de çok katlı bloklar esmektedir. Ama en azından bu bin yılda sığındığı küçücük yaşam alanına giden yollar patika kalmalı, beton karıştıran kamyonlar ulaşamamalıdır.

 

Hollanda deyince akla lale gelir, halbuki lale bir Hollanda çiçeği değildir. Sevgi Çiçeği ise öz be öz Anadolu Çiçeği - Peygamber Çiçeği'dir. Bir ülke eşsiz çiçeğine de sahip çıkmalı, "Sevgi"yle de anılmalıdır.

 

 

 

 

Bunun için başta Prof. Dr. Ayşe Boşgelmez ve Prof Dr. Mecit Vural - ve "Sevgi"li ekipleri olmak üzere, bir avuç bilim adamının amansız çabaları vardır.

 

Dünya Doğa’yı Koruma Birliği’nin de nesli tükenmekte olan bitkiler kategorisindeki Sevgi Çiçeği hakkında onlarca yıldır araştırmalar yapan bu gönül insanları, kimi zaman yetiştiği alanı "bir orman içi dinlenme alanı" olarak düşünenleri bilgilendirerek, kimi zaman bilimsel yayınlar - kimi zaman saha çalışmaları yaparak, kimi zaman da "Centaurea Tchihatcheffii / Ankara – Gölbaşı Sevgi Çiçeği" gibi muhteşem bir emek ve gönül ürünü kitabı ülkelerine armağan ederek çiçeğimizin yanında kalkan olmaktadırlar.

 

             

 

Gölbaşı Belediyesi'nce ve yöre halkının da özverili çabalarıyla 2004'ten beri: “Uluslararası Gölbaşı Göller Andezit ve Sevgi Çiçeği Festivali” düzenlenmekte, dünyanın en değerli çiçeği ondüleli parlak saçlarını uluslararası görebilen gözlere sunmaktadır.

 

         

 

Andezit, Cumhuriyet Ankara'sının yapı taşıdır. Çiçeği burnundaki başkentin ilk önemli binalarının yapımında hep "Ankara Taşı" Andezit kullanılmıştır. Ne yazık ki on - on beş yıllık rezervimizin kaldığı sanılmaktadır.

 

Gölleri ve Andezit'le anılan Gölbaşı'nın girişinde Andezit'ten yapılmış bir Sevgi Çiçeği heykeli kucaklar sizi.

 

 

Parklarında, sokaklarında, altgeçitlerinde, özel kuruşlarında, geçen sene açılan okulunda artık Sevgi Çiçeği çıkmaktadır karşınıza:

 

    

 

    

 

Elbette Milli Piyango İdaresi'nin işlediği Sevgi Çiçeği teması, Nisan 2007’de düzenlediği karma resim, fotoğraf ve heykel sergisi,

 

Darphane tarafından 2002'de: "Türkiye’nin Çiçekleri” adıyla basılan 13’lük hatıra parası setinde yer alışı,

 

çiçeğin yetiştiği tellerle çevrili alanının ait olduğu "Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü"nün ve "Gölbaşı İlçesi Koruma, Geliştirme ve Turizm Derneği"nin ilgileri de,

 

bu "olmak - ya da yok olmak" çabalarında önemli unsurlardandır.

 

Sevgi Çiçeği artık giysiden - oyuncağa pek çok tanıtım ürününde yer alırken, son yıllardaki artışı da ümit vericidir.

 

Kızılderili Şef Seattle'ın dediği gibi:

insan yeryüzüne aittir;

yeryüzü insana ait değildir

ve Düş Hekimi'nin inandığı gibi:

sevgiyi bekçi değil, önce sevgi;

sonra da bilgi koruyacaktır...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

 

bir kızılderili sunumu:

http://www.ergir.com/nasil_olurdu_dunya.htm

 

 

 

 

Bölüm - 2

 

Az gidince, uz gidince,

dere tepe düz gidince,

kah çıkıp göğe, kah inince yere

varacaksın Sevgi Çiçeği'ne:

 

2008

 

       

 

 

- Merhaba, ben Yalçın;

sen de Sevgi olmalısın,

seni iyi ki tanıdım - iyi ki varsın.

 

Tanınmalı,

korunmalı,

çoğalmalı,

çoğalmalı,

çoğalmalısın.

 

Toprak yoldan asfalta çıkmış, Gölbaşı'na doğru yürüyordum.

 

Yanımdan belki de sürücülerinin, yürümeyi seçtiğim için alay ettiği son sürat arabalar geçiyordu.

 

Onlar bir an önce varacaktı - oradan da başka bir yere bir an önce gideceklerdi,

hatta radarsız yaşam otoyolunda fark etmeden bir an önce öleceklerdi.

 

Oysa armağan yaşam bence varılacak noktada değil - yolculukta,

eğri büğrü patikalarda, adım adım gidilmiş yol kenarlarında güzeldi.

 

Yol kenarındaki dünyanın en değerli çiçeğini,

yanından son sürat defalarca geçen değil,

ancak sabırla yürüyüp - bir kere geçen görebilirdi.

 

Sevgi bir ömürse - ömür on iki saatti.

 

Saniye olup,

aynı noktadan yedi yüz yirmi kere geçip,

hiç bir şey anlaşılamayabilirdi;

 

ya da yelkovan gibi yel kovalayıp,

on iki kere uğranmış duraklarda,

sevgi on ikiye bölünebilirdi.

 

Akrep olmak,

bir dakikayı - bir dakikada, bir defada,

ama bütün detaylarıyla yaşamak

en güzeliydi.

 

 

Sevgi sadece sabır, sadece emek değil,

dikkat de isterdi;

 

çoğu insan "Sevgi"ye giden yolu tarif ederken,

"Sevgi"nin - "Dünya'nın En Değerli Çiçeği'nin

dibinde olduğunu bilmezdi...

 

** ** **

 

 

2009

(fotoğrafları büyütmek için üzerlerine tıklanabilir)

 

 

2010

 yılın "ilk"çiçekleri (nisan)

(fotoğrafları büyütmek için üzerlerine tıklanabilir)

 

 

http://www.ergir.com