Şişedeki Şarkı

(dijitaliy rimastırt)

 

 

Buyrun size yontma taş devrinden bir şarkı:

Gel Benimle   (“Hamdi de Hamdi” mp3’ü ödülüyle)

 

Bugün kötüyüm. Kötülük yapıyor, masumiyet çağının dört akorlu basit ama sıcacık bir şarkısını bir şişenin içine koyuyor, ağzını mantarla kapıyor ve Stanley Kubrick’in “2001 Uzay Yolu Macerası” filminin başındaki, ilkel insanın silah olarak kullandığı kemiği uzaya fırlatıp atışı gibi internet boşluğuna atıyorum.

 ...

ağla, ağla biraz açılırsın;

hiç korkmadan, çekinmeden sevgini anlatsana...

 

Bu şarkının albümünün yasal uyarıdan geçilmeyen barkodlu, halogramlı bir kapağı, bir tonmaysteri, kreatif direktörü falan yok. Ne Brandenburg Konçertoları’ndan birisi, ne kompresörle şişirilmiş bir megastar dayatması, ne de “digitally remastered” bir sanayi artığı.

 

Teki içerde horul horul uyuyan, iki dinleyicili bir ev konserinin kasetli teybe yapılmış uyduruk kaydı.

 

Tıpta ihtisas yapabilmek için acayip ders çalışılmış bir dönem sonunda bir gecede, akordu telefondaki sinyal sesinin “La”sı ile yapılmış bir akustik gitarla çalınıp söylenmiş, Ankara Tıp’tan yeni mezun olmuş Erol Güntekin’in, sözlerini de kendisinin yazdığı bestesi.

 

İçerde duvarı dergilerin verdiği posterlerden geçilmeyen bir odada uyuyan, anne ve babası Ankara dışında olan sınıf arkadaşı Hamdi Akan; abisinin arkadaşına yardım eden, hayran hayran izleyen de Hamdi’nin küçük kardeşi Mehmet.

 

http://www.ergir.com/ablama_mektup.htm yazısındaki kasetten bir başka şarkı yani.

 

Ancak bir öğrenci evinde, bir okul bahçesinde ya da gece ateş yakılmış bir deniz kenarında, küt küt atan ümit dolu yüreklere bir iki defa çalınmış, sonra da unutulup gitmiş bir şarkının, bir düş hekiminin şişesinde fırlatıldığı uzayda, bir başka medeniyete ulaşmış hali.

 

Sonra gelen iş hayatı, akademik hayat, evlilik, çocuklar, okul servisleri, dersaneler,

maskeler, ciddi işler; amansız, arkanı postersiz duvarlara dayadığın tetikteki ilişkiler.

 

Mantar tıpalı şişenin içinde “doyamadıkların”,

başka bir medeniyetten kıyılarına varmış “sizinkiler”...

 

** ** **

Tamam, sırası değil, o sıra zaten hiç gelmeyecek,

o üzerinden kilitlenmiş kapılardan hiç geçemeyecek;

ama yakını gözlüksüz gören gönül gözleriyle,

şimdi, tam şimdi istemez miydiniz hani:

 

sevmeyi,

onunla sevmeyi,

onunla sevmeyi,

onunla sevmeyi?

 

Uzatıp elleri,

kapatıp gözleri,

koşup aşkınıza,

 

gitmeyi;

onunla gitmeyi?..

 

** ** **

 

Yolunuz açık olsun, kutlarım sizi;

sonsuza denk genç yüreğinizi...

 

düş hekimi yalçın ergir - http://www.ergir.com

(milattan sonra 2. cilalı taş devri)

 

** ** **

(Şu anda Erol Güntekin Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Üroloji Profesörü,

Hamdi Akan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Hematoloji Profesörü olarak, o duvarları posterli odada öğrenmeye başladıklarını,

ceplerinde incir çekirdeği kadar mp3 çalıcıları, ekranlarında sıfırlardan, birlerden oluşmuş duvar kağıtları olan öğrencilere öğretmektedirler)

(salıncaktaki profesör: http://www.ergir.com/manifesto_s.htm )