“Gece Treni” Demek...
Bir gün, bir ilanda; Ankara –
İstanbul arası gece giden Ankara Ekspresi'nin, yıllaar
sonra yeniden sefere başladığını öğrenmek demektir.
Yıllaar önceki gibi, o gece atlayıp
trene; İstanbul'u sırtında çanta, sabahtan – akşama
kadar boydan boya, “hep” yürüyerek dolaşmak demektir.
O trene, emektar gitarın Huriye'yle
binmek demektir.
Tren düdüğü, Ay-Yıldızlı pencere
camı, yemekli vagonda çay, heyecanlı uyku, gözleri
Sapanca'da açmak demektir.
Kireç gibi suratla Kadıköy'den
vapura binmek, yan tarafında ayakları uzatıp, güneş
doğarken sevgili Haydarpaşa’yı mahcup selamlamak
demektir.
Eminönü'nde ayakları denize
sallandırıp, 5 yıldızlı kaşarlı tost & çay demektir.
İstiklal Caddesi'nde kucaklayıp
Huriye'yi, en sevdiğiniz kendi bestelerinizi birlikte
çalmak demektir.
Kimse duymaz, kimse durup
dinlemezken; gitar çantasında 1 liranın olmayışı, oradan
süklüm püklüm kalkıp, Boğaz boyu yürümek demektir.
İkindi olduğunda, atlayıp
Huriye’ciğinle vapura; kenardan tıklım tıklım Anadolu
kıyılarını seyretmek -
Ankara'yı, huzurlu şehri,
Ankara’dakileri, Ankara'nın güvenini çook özlemek
demektir.
Kadıköy'de oturup Mercan'a,
masasını paylaştıklarınla gönülden selamlaşmak;
kalamarı beklerken bu satırları
yazmak,
ardında Söğütlüçeşme’de bizi
bekleyen (geldiğimiz) gece treni,
büyük ihtimalle son saniyede
yetişmek
ve yüzde yüz ihtimalle, Ankara
Garı'na kadar deliksiz uyku demektir...
düş hekimi yalçın ergir
https://www.ergir.com
11 eylül 2019
https://www.ergir.com
|